24 Nisan 2011 Pazar

Nasıl Tanıştık?

Nasıl Tanıştık?
Aslında aynı iş ortamında yaklaşık 1 sene kadar çalışmış olmamıza rağmen birbirimizi sadece ismen ve sima olarak tanıyorduk. Aynı arkadaş ortamında olsak bile, nedense hiç tanışmamış, tanıştırılmamış, ve konuşmamıştık. O zamanlar ben kendisine karşı hmm hoş çocukmuş... diye düşünmüş, fakat mevcut ilişkimden ötürü uzak kalmaya devam etmiştim. Sonradan öğrendiğim kadarıyla o da bana karşı aynı hisler içerisinde imiş; fakat benim hiçbir şekilde hiçbir kimseye pas vermememden ötürü uzak kalmaya devam etmişti.
Hatta bir keresinde hatırlıyorum, çalışma arkadaşlarımdan biriyle kahve içmek için kafeteryaya inmiş, fakat yanımıza para almadığımız için kahvemizi alamamıştık... O sırada yardımsever sevgilim yanımızda olduğu için bize kahvelerimizi ısmarladı. Ve ben, gerçekten neden böyle yaptığımı bilmiyorum, bir teşekkür bile etmedim , kahvemi aldım, hiçbir şey olmamış gibi usulca yanından ayrıldım J J
Sonra onu gittikçe hiç görmemeye başladım.. ve açıkçası görmediğimin farkına bile varmadım.
Çok fazla kulak asmamakla birlikte, birkaç ay önce astroloji haritama baktırmış, ve 15 Kasım itibariyle  yeni bir birlikteliğe başlayacağımın “haberini” almıştım. Vakit Kasım olunca, hala bir vukuat olmayınca, palavraymış deyip unutup gitmiştim...
Daha sonra Kasım ayında, yani bayram tatilinde ablamı görmek için Amerika’ya gittim. Çok tesadüfi bir şekilde THY’nin yeni aktarmasız uçuşlar düzenlediğini gördüm, ve bilet çok ucuz olduğu için hemen aldım, hatta apar topar yola çıktım.
Normalde Amerika’ya her gittiğimde gidişte hiçbir problem yaşamam, fakat dönüşte saat farkından Türkiye’ye alışmam 1 haftayı bulur. Fakat bu sefer uçuşların saatlerinin de farklı olmasından kaynaklı sanırım, 1 haftalık tatilimin hiçbir gününü normal saatte yatıp normal saatte uyanacak şekilde ayarlayamadım. En iyi geldiğim noktada, akşam 08:00de yattım, sabaha karşı 03:00 civarı uyandım, ve de sonrasında zaten döndüm.
Bu şekilde uykusuz geceler geçirmiş olmam, benim geceleri sürekli internete girmeme sebep oldu. Facebook’un altını üstüne getirdim... Girmediğim tarafı, dokunmadığım yeri kalmadı. Bu vesileyle, bana yapılan arkadaş tekliflerini de temizlemeye karar verdim... Yaklaşık 90 teklif birikmişti, bazısı tanıdığım, bazısı tanımadığım insanlarla dolu.
Ve o sırada sevgilimin gönderdiği teklifi gördüm. Şaşırdım, hiç beklemiyordum. Hemen kabul ettim, profilini incelemeye başladım. Ve bir baktım ki, işten ayrılmış, başka bir yere geçmiş... Hemen bir mesaj, tarih 16 Kasım..: “Sen ayrıldın mı?” Ve bu şekilde başlayan uzuuun uzuuuun facebook görüşmeleri... İstanbul’da dip dibeyken 1 kez  bile görüşmemişken, Amerika’da garip saat aralıklarıyla sabah akşam konuşur olmuştuk...
İkimiz de birbirimizin dışardan çok farklı olduğunu düşünmüşüz...Ben Amerika’dan döner dönmez görüştük, ve birkaç görüşme sonrası ilişkimize başlamıştık bile.. Tarih:28 Kasım..
Olması gerekiyorsa oluyor işte.. İster dünyanın bir diğer ucunda ol, tesadüfler insanı yaşaması gerektiği gerçekle buluşturuyor...


Lise Biteli Kaç Yıl Oldu?
- Sen işten ayrıldın mı???
Bir facebook mesajı...
Aslında bu mesajdan yaklaşık 1 sene önce tanışmıştık.
Çalıştığım binanın giriş katındaki cafeden bir kahve almıştım. Tam o sırada işten tanıdığım bir arkadaşım, bazen binada gördüğüm o çok güzel kızla gelip, yanlarına para almayı unuttuklarını söylemiş, kahvelerini ödeyip ödeyemeyeceğimi sormuştu. Tabii ki zevkle ödemiştim. Çok güzel kız da teşekkür edip uzaklaşmıştı. Sonra bir kaç kere ofiste onu gördüğümde göz göze gelmeye çalışmıştım ama çok da yeni insanlarla tanışmaya meraklıymış gibi görünmüyordu. Hak verdim ama; kim bilir kaç erkek onunla tanışmaya çalışıyordu. Ofiste yanlış anlaşılır, rahatsız ederim diye ben de özellikle yanına gidip konuşmamıştım.
Ama 2 hafta önce işten ayrılmıştım. Aynı işyerinde çalışırken rahatsız etmekten çekindiğim, facebook aracılığıyla bütün kişisel hayatımı açmaktan kaçındığım o çok güzel kıza bir ‘friend request’ yollamıştım. O da kabul etmiş ve sormuştu:
-         - Sen işten ayrıldın mı???
Çok güzel kız hem ‘friend request’imi kabul etmiş hem de ‘Info’mu okumuştu! Vay canına!!!
Hem de harika bir zamanda tanışmıştık. O ABD’de tatildeydi. Saat farkından dolayı düzeni tamamen şaşmıştı ve uyuyamıyordu. Ben de çalışmadığım için bol bol zamanım vardı. E-Mailler Avrupa kıtasını, Atlantik Okyanusu’nu saatler içinde kim bilir kaç kere geçti, gitti, geldi.
Üniversitedeyken latin dansı yapıyormuş. Bayağı ciddi yarışmış falan... Ofiste ciddi, işinde gücünde bir adama benziyormuşum ama face’ten bakınca bir ‘Issız Adam’ durumları varmış... ‘Issız Adam’... Nedir bu Türk kızlarının bu filme olan hayranlığı? Ben hiç sevmemiştim halbuki... Amma çok şeyden bahsettik e-maillerde 2 gün içinde... İlişkiler dahil... Divanda uyuyakalmışım... Uyanıp yatağa geçmeden son e-mailini okudum. Bir cevap yazıp yattım...
Uyanınca okuduğum cevabı tam anlamadım. ‘Anlamazdan mı geldin?’ diye sormuş. Gecenin ortasında uyanıp okuduğum ve cevap yazdığım mesajı bir kere daha okudum... Ne??? Çok güzel kız da bir ara benle ilgileniyor muymuş?! Hadi canım!!! Tamam, hemen atlamayalım da, artık ilgilenmiyorsa şapşallığın sınırlarını zorlamayalım. Önce bir açık açık sorayım, doğru mu anlamışım...
E hadi ama!!! Saat farkı yüzünden bir türlü uyuyamayan kızdan 2,5 saattir ses yok!!! Sonra da kısacık bir cevap. Oyun mu oynuyor? İlk mesajını anlamadığım için gururu mu incindi? Ben de o kahve hikayesini hatırlatıp, sonrasını itiraf edeyim bari... Bakalım hatırlıyor mu... Hatırlıyor!!! O da şaşırmış benim ondan hoşlanmış olduğuma. Hiç belli etmemişim... Sen göz göze bile gelmezsen ben nasıl belli edeceğim ki?
Acaba o zaman hoşlandı ve geçti mi? Yoksa benden hala hoşlanıyor mu? İkimiz de daha yeni ayrılmışız birilerinden. Belki de sadece konuşacak birini arıyordu. Bazen çok yakın olmadığın insanlara içini dökmek daha kolay. Ama ya benle hala ilgileniyorsa? Ondan da 14 yaş büyüğüm yaaa... Peki ben gene bir ilişki istiyor muyum? Tatlı bir kıza benziyor; tam bir başka ilişki daha bittikten sonra bir şeyler denersek, ona hakettiği gibi içten ve yakın davranabilir miyim? Kalbimi birine daha bu kadar çabuk açmak akıllıca mı? Ya gene kırılırsam? Ya, offf, neyse, zamana bırakır, görürüz...
2 haftadır SMS’leşiyoruz. Çok doğal kız yaaa. Bu akşam da Asmalı’da olacakmış. Ben de orda iki doğumgünü partisine gideceğim. Onların yemek yediği yere uğrayıp bir ‘Merhaba’ desem?.. Süper! ‘OK’ dedi! İyi ki bu aralar biraz kilo vermişim. Yeni kaşkolumla montumu giyeyim. Koca meyhanede onu görebilecek miyim? Beni tanıyacak mı? Hah! Orda! Ya bu kız benden uzun!
Parti çok güzel de, keşke o da burda olsaydı. Neyse ki SMS var. Arkadaşları benim hakkımda sorular soruyormuş. Ordan bir bara geçmişler. İkinci partiye gelir mi acaba?.. Geliyor!!!... Nerde kaldı ki? Satacak mı acaba?... Geldi! Dans mı etsek? Ama kız yarışmalarda falan dansediyor abi! Zaten ben konuşmak istiyorum. Gürültüden çıkıp, kapının önünde konuşalım. Amma konuştuk yaaa!.. Arkadaşlarım partiyi bitirdi, Kızılkayalar’a gidiyor. O yorgunmuş, eve gidecek. Vedalaşıp ben de Kızılkayalar’a giderim. İstiklal Caddesi bu saatte bile ne kadar kalabalık. Kestanenin kokusu süper! Ama adamcağız pek satamıyor. 20 dakikadan beri tezgahının hemen önünde öpüşüyoruz. Ben liseden beri böyle hissetmedim yaaa!!!